29 Ekim 2014 Çarşamba

-Cumhuriyet, Türk ekonomisini 70 kat büyüttü…

-Türkiye Cumhuriyeti, 91 yılda, 2014 tahmini fiyatlarıyla, 
70,15 kat  büyüterek 11,55 milyar dolarlık bir ekonomiden, 
810,3 milyar dolarlık bir ekonomi yarattı
-Bu dönemde nüfus, 6,16 kat artarak 12 milyon 475 binden
76 milyon 903 bine, kişi başına yurtiçi gelir ise 2014 fiyatlarıyla,
11,38 kat artışla 926 dolardan 10 bin 537 dolara çıktı
-Osmanlı’dan 1923 yılında 11,55 milyar dolarlık bir ekonomi 
alan Cumhuriyet Türkiye’si, ekonomisini 8 yılda, 1931 yılında
iki katına çıkardı
-1931 yılında 23,14 milyar dolar olan Türk ekonomisi, yeniden
iki kata çıkmak için 1952 yılına kadar 21 yıl bekledi
-1952 yılında 49,42 milyar dolar olan Türk ekonomisi, iki katına,
14 yıl sonra 1966 yılında 102,88 milyar dolarla ulaştı
-Türk ekonomisi, 1966 yılının iki katına ulaşmak için de 1982 
yılına kadar 16 yıl beklemek zorunda kaldı
-1982 yılında 207,1 milyar dolar olan Türk ekonomisi, bu seviyenin
iki katına ancak 15 yıl sonra, 1997 yılında 432,83 milyar dolarla ulaştı
-Türk ekonomisi, 1997 yılından sonra 17 yıl geçmesine rağmen
henüz, 1997’nin iki katına ulaşabilmiş değil
-10’ar yıllık dönemler itibarıyla bakarsak, 1923-1933 döneminde
yüzde 107,1 ile en yüksek büyüme sağlandı. Bu dönemi, yüzde 88
büyümeyle 1943-1953 dönemi, yüzde 84,3 büyümeyle 1963-1973
dönemi, yüzde 70,5 büyümeyle 1983-1993 dönemi izledi

27 Ekim 2014 Pazartesi

-Ekonomide ilk 10 hedefi


2023’te Ekonomide İlk 10 Hedefi;
Ortaya Atılması,
Şimdiye Kadarki Geçmişi,
Yeterliliği,
Gerçekleştirilebilirliği,
Ne Olması Gerektiği,

21 Ekim 2014 Salı

-Çin, bu yıl ABD’nin saltanatına son verecek

-Nisan ve Ekim tahminleri arasında çok büyük farklar meydana 
gelen IMF’e göre, Çin’in satın alma gücü paritesiyle GSYH’si 2014’de 
3 trilyon daha fazla olacak ve 17,6 trilyon dolarla ABD’yi ilk kez geçecek 
-Bu aynı zamanda, 1890 yılından bu yana 123 yıldır üretimde dünya 
birincisi olan ABD’nin tahtını kaybetmesi anlamına gelecek 
-Fon’un tahmin değiştirmesiyle, Türkiye’nin SGP-GSYH’si 292,9 
milyar dolar artarak, 1 trilyon 219,2 milyar dolar yerine 1 trilyon 
512,1 milyar dolar olacak 
-Buna rağmen, SGP-GSYH tahmini 661,3 milyar dolar artacak Suudi 
Arabistan, 1 trilyon 651,7 milyar dolarla Kanada, İspanya ve 
Türkiye’yi geride bırakarak 14’üncü büyük ekonomi olacak 
-Suudi Arabistan’ın geçmesiyle 16’ıncılıktan 17’inciliğe gerileyen 
Türkiye, önümüzdeki yıllarda, çok büyük olasılıkla İspanya ve 
Kanada’yı geride bırakarak ekonomik büyüklükte 15’nciliğe çıkacak

28 Eylül 2014 Pazar

-AB’nin adaleti Türkiye’ye 1, Karadağ’a 7,5…


-Avrupa Birliği Komisyonu, 2014-2020 dönemi için IPA 2 
kapsamında, Türkiye’ye 57,6 avro kaynak ayırırken, 
Karadağ’a 433,5 avro kaynak tahsis etti
-Buna göre, AB, Karadağ’a, Türkiye’nin kişi başına 7,5 katı
kaynak ayırmış oldu
-Nüfusu 7,2 milyon olan Sırbistan’a, 77,3 milyonluk Türkiye’ye
ayrılan kaynağın üçte biri kadar kaynak verilecek
-Komisyonun 2014-2020 dönemi için ayırdığı 11 milyar 150
milyon avroluk Katılım Öncesi Yardım Aracı’ndan (IPA 2),
Türkiye’nin payına sadece 4 milyar 453,9 milyon Avro düştü
-AB, bu kaynaktan Sırbistan’a 1 milyar 508, Makedonya’ya
664,2, Arnavutluk’a 649,5, Kosova’ya 645,5, Karadağ’a
270,5 milyon avro verecek
-Nüfusun yüzde 80,78’ini oluşturan Türkiye, IPA 2’deki payı
sadece yüzde 39,94 olacak
-Çok ülkeli açık kaynak dışarda tutulduğunda bile Türkiye’nin
payı yüzde 54,37’yi geçmeyecek
-Avrupa Birliği’nin kaynak dağıtımı, Nasrettin Hoca’nın çocuklara
cevizleri dağıtmasına benziyor. Bir avuç cevizi alıp bir çocuğa,
arkasından iki cevizi bir başkasına, birkaç avucu ötekine,
beş altı taneyi berikine vermesi, bazı çocuklara hiç vermemesi gibi…

22 Eylül 2014 Pazartesi

-TÜİK'e göre halkın yaşam koşulları iyi ama...

-Nüfusun 3’te 2’si borçlu, 5’te 2’sinin konutu yok
-Parasızlıktan 5’te 4’ü tatil, yarısı beklenmedik harcama yapamıyor
-4’te 3’ü yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını değiştiremiyor, 5’te 2’sinin 
sızdıran çatı, nemli duvar, çürümüş pencere çerçeve sorunu var
-İzolasyondan dolayı nüfusun 5’te 2’si ısınamıyor
-Bütün bunlara rağmen, gelir dağılımında 0,002 puanlık bir iyileşme oldu

20 Eylül 2014 Cumartesi

-İskoçlar risk almadı…


-Neredeyse bütün Avrupa’yı tedirgin eden referandumda, 
bağımsızlığa yüzde 55,4 “hayır” oyu çıkmasıyla, İngiltere 
başta olmak üzere kıta ülkeleri rahat nefes aldı
-İskoçlar, 243,9 milyar dolarlık yurtiçi gelirine, yüz milyarlarca 
dolarlık petrol ve doğalgaz rezervlerine rağmen, bağımsızlığı 
siyasi ve ekonomik olarak göze alamadılar 
-Birleşik Krallık ile birlikte okyanuslarda yüzerken, küçük 
denizlere mahkum kalmak istemediler 
-Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri olan, dünyanın 
altıncı büyük ekonomisi Birleşik Krallıktan ayrılarak, 5,35 
milyonluk küçük bir ülkede, güvenliklerini tehlikeye, 45 bin 
dolarlık kişi başına yurtiçi gelirlerini riske atmak istemediler 
-Yazdığı “Ulusların Zenginliği” kitabıyla ekonomik liberalizmin 
kurucusu olan Adam Smith’in tarif ettiği gibi “görünmez el devreye 
girdi” ve memleketlisi İskoçlar, kişisel ve maddi çıkarlarını 
göz önünde tuttular ve rasyonel davrandılar 
-Birleşik Krallık da dört kurucu ülkesinden birini, topraklarının 
üçte birini, petrol kaynaklarının yüzde 95’ini, doğalgaz 
kaynaklarının yarısını kaybetmekten, ekonomide dünya 
sıralamasındaki yerini riske atmaktan, bayrağını bile 
değiştirmekten kurtuldu 
-Bağımsızlığın reddiyle İtalya, nüfusta İngiltere’yi geçme 
ümidini de kaybetti

16 Eylül 2014 Salı

-İngiltere ne kaybedecek?

-İskoçya ayrılırsa, İngiltere topraklarının üçte birini kaybedecek
-5,35 milyonluk İskoçya’nın ayrılmasıyla, İngiltere nüfusu, 63,7 
milyondan 58,35 milyona inecek, İtalya’ya geçilecek, dünyada 
23’ncü sıradan 24’e, Avrupa’da 5’den 6’ya, AB’de 3’ten 4’e düşecek
-İskoçya’nın ayrılmasıyla İngiliz ekonomisinin büyüklüğü 2 trilyon
535,8 milyar dolardan 2 trilyon 291,9 milyar dolara inecek
-Ayrılmayla dünyanın altıncı büyük ekonomisi olan İngiltere’nin 
sıralaması değişmemekle, ekonomik boyutu Brezilya seviyelerine
gerileyecek
-Bölünmeyle İngiltere petrol kaynaklarının yüzde 95’ini,
doğalgaz kaynaklarının yarısını kaybedecek
-İskoçya’nın petrol yataklarının değeri 278 milyar doları geçiyor
-İskoçya, 2012 yılında, 45,6 milyar dolarlık mal, 55 milyar dolarlık 
hizmet ihracatı yaptı
-Ayrılmayla İngiltere dünyaca ünlü, çok sayıda ünlü yetiştiren 
Glasgow, Edinburgh ve Aberdeen üniversitelerine de veda edecek

8 Eylül 2014 Pazartesi

-Enflasyonu tek hanede tutmak zor…


-2014 yılının Ocak-Ağustos dönemini kapsayan 8 ayında 
yüzde 6,28 artan TÜFE, son 6 yılın en kötü 8 ayını geçirdi
-TÜFE artışı, çok büyük bir olasılıkla yılı çift haneyle tamamlayacak
-Halen Ağustos itibarıyla yıllık yüzde 9,54 olan TÜFE enflasyonu,
yılın kalan 4 ayında, 2010’daki gibi bir seyir izlerse yılı yüzde 9,25,
2013’teki gibi seyir izlerse yüzde 9,53 ile bitirecek
-Buna karşın son 4 aydaki seyir, 2008’deki gibi olursa yüzde 10,
2012’deki gibi olursa yüzde 10,32, 2006’deki gibi olursa yüzde
10,67, 2009’daki gibi olursa yüzde 11,24, 2005’deki gibi olursa
yüzde 11,29, 2007’deki gibi olursa yüzde 11,70 ile yılı tamamlar
-En kötü senaryo, yılın kalan 4 ayının 2011’deki gibi olması. Bu  
durumda TÜFE yıl sonunda yüzde 13,14’e kadar ulaşır
-Yıl sonu TÜFE artışı, yüzde 10,45’i geçerse son 11 yılın rekoru kırılır

21 Ağustos 2014 Perşembe

-Yurtiçi gelir 620 dolar fazla mı açıklandı?

-ABD Nüfus Bürosu’nun verileri doğruysa,
Türkiye’nin 2013 yılında kişi başına yurtiçi geliri
10 bin 782 dolardan 10 bin 162 dolara iniyor
-Yurtiçi gelir TL bazında ise 1180 lira azalmayla
20 bin 531 liradan 19 bin 351 liraya geriliyor
-Türkiye’nin 2013 yıl ortası nüfusu TÜİK’e göre
76 milyon 55 bin, ABD Nüfus Bürosu’na göre
80 milyon 694 bin kişi
-ABD Nüfus Bürosu, 2014 yıl ortası için 81 milyon
619 bin, TÜİK 76 milyon 911 bin rakamını veriyor
-4,7 milyonluk fark, içlerinde 4,6 milyonluk İrlanda
ve Orta Afrika Cumhuriyeti, 4,5 milyonluk Yeni
Zelanda, 4,4 milyonluk Kongo Cumhuriyeti, 4,3
milyonluk Gürcistan, Hırvatistan, Liberya ve Filistin
gibi görece büyük ülkelerin de olduğu 122 bağımsız
veya bağımlı ülkeden daha fazla nüfus demek
-Bunların yanı sıra, 4,7 milyonluk nüfus İstanbul ve
Ankara dışında, İzmir dahil 79 ilimizin nüfusundan
daha fazla…

13 Ağustos 2014 Çarşamba

-En başarılı dönem Atatürk dönemi…

-Atatürk döneminde ülke ekonomisi yıllık ortalama
yüzde 7,4 büyüdü. GSYH, 15 yılda 2013 fiyatlarıyla
12,1 milyar dolardan, 35,2 milyar dolara çıktı
-12 yılın 6 yılı İkinci Dünya Savaşı yıllarına rastlayan
İsmet İnönü döneminde ekonomi yıllık ortalama
yüzde 1,3 büyüyerek 35,2 milyar dolardan 41 milyar
dolara yükseldi
-Türkiye ekonomisi, yıllık ortalama olarak Celal Bayar
ve Cevdet Sunay dönemlerinde yüzde 6,3, Cemal Gürsel
döneminde yüzde 6,1, Turgut Özal döneminde yüzde 6
büyüdü
-Ekonomi yıllık ortalamada, Ahmet Necdet Sezer
döneminde yüzde 4,9, Kenan Evren döneminde
yüzde 4,8, Süleyman Demirel döneminde yüzde 3,4,
Fahri Korutürk döneminde yüzde 2,8 büyüme gösterdi
-Ekonomik büyüme Abdullah Gül’ün 2007-2013
döneminde ise yıllık ortalama yüzde 3,2 oldu

8 Ağustos 2014 Cuma

-Faiz ne zaman iner?

-Ekonomist olduğunu veya ekonomiyi iyi bildiğini iddia
eden bazı kişi ve taraflar, birbirinin 180 derece zıttı
savlar ileri sürüyorlar
-Enflasyon yüzde 9’ların üzerindeyse, geleceğe yönelik
düşme beklentisi de yoksa faizleri yüzde 7-8’lere
indiremezsiniz.
-Faizin düşme şartları bellidir. Faiz enflasyonda geleceğe
yönelik düşme beklentisi, ekonomide durgunluk varsa iner
-Akıl oyunlarına dikkat etmek, gemiyi alabora etmeden
sakin limanlara ulaştırmak, dünyada yaşanabilecek büyük
ekonomik dalgalanmalardan ekonomiyi korumak gerekir

3 Ağustos 2014 Pazar

-Türkiye’nin dış ticareti sorunlu

-Dış ticarette ilk 6 ayda ihracatın artması, ithalatın gerilemesiyle 
oluşan dış ticaret açığındaki azalma daha önceki krizler sonrasında 
olduğu gibi geçici gözüküyor 
-Çünkü, 1980, 1994, 2001 devalüasyonlarında olduğu  
gibi devalüasyonlardan sonra bu durum hep yaşandı
-Aşırı değer kaybeden Türk Lirası yüzünden ihraç
malları döviz bazında ucuzladı, ithal malları da
pahalandı ve ihracat artarken, ithalat geriledi
-Geçmişte, dengeler oturduktan sonra yine ithalat arttı, 
ihracat sıkıntısı baş gösterdi ve dış ticaret açığı fırladı
-İthalata dayalı üretim modelini sürdüren Türk ekonomisinin 
bu sorunu üretim yapısını değiştirmeden çözmesi imkansız görünüyor
-Türkiye doğal gazda yüzde 99, taş kömüründe yüzde 95,
petrolde yüzde 92 oranında dışa bağımlı. Doğal gaz ve
petrolde dışa bağımlılık bir ölçüde anlaşılabilir bir durum
ama taş kömüründe üretim, yapılacak yatırımlarla artırılabilir
-Nüfusu 77 milyonu aşan koskoca bir ülkenin 6 ayda 2,4 milyar 
dolarlık yüksek teknolojili imalat sanayi ürünü ihraç etmesinin izahı yok

31 Temmuz 2014 Perşembe

-12. Cumhurbaşkanını bekleyen ekonomi

-2015-2019 döneminde Türkiye 4 trilyon 659,3 milyar dolar
gayri safi milli hasıla üretecek, 683,9 milyar dolarlık tasarruf,
949 milyar dolarlık yatırım yapacak
-Türkiye, bu dönemde, 120,6 milyar dolarlık gelir, 265,1 milyar
dolarlık da tasarruf açığı verecek
-Bu dönemde kişi başına milli gelir 9 bin 920 dolardan 12 bin
938 dolara çıkacak, 2015’de büyüme hızı yüzde 3,1, diğer
yıllarda yüzde 3,5, enflasyon yıllık yüzde 6,04, işsizlik
yüzde 10,6 olacak
-Türk ekonomisinin 2014 yılında dünya üretiminden alacağı
yüzde 1,338’lik pay, 2019’da yüzde 1,308’e inecek
-Nüfus, 2014-2019 döneminde 4 milyon artışla 77,3 milyondan
81,3 milyona çıkacak
-2015-2019 döneminde 1 trilyon 602 milyar dolarlık genel
devlet geliri elde edilecek, 1 trilyon 722,6 milyar dolarlık da
genel devlet harcaması yapılacak
-Devlet açığı kapatmak için 120,6 milyar dolarlık net borçlanma
yapacak, cari işlemler açığı 265,1 milyar dolar olacak
-2014 yılında 208,6 milyar dolar olan genel devlet net borcu,
2019’da 300,5 milyar dolara çıkacak

15 Temmuz 2014 Salı

-Türkiye’nin zenginleri Avrupa, fakirleri Afrika seviyesinde


-En zengin beşte birin satın alma gücü paritesiyle
milli geliri 42 bin 154 doları bulurken, en yoksul
beşte bir 6 bin 89 dolarla geçinmeye çalışıyor
-Zenginlerin ortalama milli gelirde geçemediği
11 ülke, Katar, Lüksemburg, Singapur, Norveç,
Brunei Sultanlığı, ABD, Hong Kong, İsviçre, Kanada,
Avustralya ve Avusturya’dan oluşuyor
-Türkiye’nin en zengin beşte biri, ortalama milli
gelirde, Hollanda, İsveç, İzlanda, Almanya, Tayvan,
Kuveyt, İrlanda, Danimarka, Belçika, İngiltere,
Japonya, Fransa, Finlandiya gibi dünyanın sayılı
zengin ülkelerini ise geçiyor
-Zenginlerin milli gelir ortalamaları, İsrail, Bayreyn,
Güney Kore, Bahamalar, Suudi Arabistan, Yeni Zelanda,
İtalya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi zengin ülkelerin
ortalama milli gelirlerine ise açık fark atıyor
-Buna karşın, ikinci zengin grup olan dördüncü grubun
geliri Polonya, Macaristan gibi orta gelirli ülkeler, ortada
yer alan üçüncü grubun geliri, Lübnan, Bulgaristan,
Kazakistan gibi ülkeler, yoksullukta ikinci sırada yer alan
ikinci grubun geliri,  Ekvador, Tunus, Dominik Cumhuriyeti,
Tayland, Çin gibi ülkeler seviyesinde seyrediyor
-En yoksul grubun geliri ise, Mısır, Sri Lanka, Bhutan, Angola,
Svaziland gibi yoksul Afrika ve Asya ülkelerinin gerisinde
kalıyor
-Birinci grubu oluşturan en yoksul yüzde 20 milli
gelirin yüzde 6,5’i, beşinci grubu oluşturan en zengin
yüzde 20 ise yüzde 45’ini alıyor
-En yoksul grubun bir üstünde yer alan ikinci grubun
milli gelirdeki payı yüzde 11, üçüncü grubun payı
yüzde 15,6’da kalıyor
-En zengin beşinci grubun bir altında yer alan dördüncü
grubun payı yüzde 22’ye ulaşıyor
-İlk 3 grubu oluşturan halkın yüzde 60’ı ortalama milli
gelirin altında bir gelirle yaşarken, en zengin yüzde 20,
milli gelirin 2,25 katı bir gelire sahip bulunuyor 

25 Haziran 2014 Çarşamba

-Seçmenin eğitim durumu


-2011 Milletvekili Genel Seçimlerinde gümrük
kapıları (yurtdışı), ceza infaz kurumu seçmenleri
hariç 50,2 milyon seçmenin 3,7 milyonu okuma
yazma bilmeyen, 2,8 milyonu okuma yazma bilen
fakat bir okul bitirmeyen, 15,5 milyonu ilkokulu,
6,5 milyonu ilköğretim okulunu, 3,1 milyonu orta
veya dengi okulu bitirenlerden oluşuyor
-Seçmenler içinde 11,1 milyon lise veya dengi okul,
5 milyon yüksekokul veya fakülte mezunu var
-2011’de eğitim durumu bilinmeyen seçmen sayısı
ise 2,6 milyon kişi
-Oransal bakıldığında, seçmenlerin yüzde 7,34’ü
okuma yazma bilmeyenlerden, yüzde 5,66’sı okuma
yazma bilen fakat bir okul bitirmeyenlerden,
yüzde 30,9’u ilkokul, yüzde 12,85’i ilköğretim okulu,
yüzde 6,13’ü ortaokul veya dengi okul, yüzde 22,06’sı
lise veya dengi okul, yüzde 9,88’i yüksekokul veya
fakülte bitirenlerden oluşuyor
-Seçmenin yüzde 5,18’inin ise eğitim durumu
bilinmiyor
-Kadın seçmenlerin yüzde 11,91’i okuma yazma
bilmiyor, yüzde 7,26’sı okuma yazma biliyor fakat
bir okul bitirmemiş, yüzde 4,85’inin ise eğitim
durumu bilinmiyor
-Bir diğer ifadeyle kadın seçmenlerin beşte birine
yakınının ilkokul diploması bile yok
-Bilinenin aksine kadın seçmen sayısı erkek seçmen
sayısından 679 bin 472 kişi fazla

18 Haziran 2014 Çarşamba

-Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylık

-21 Ekim 2007’de yapılan halk oylaması sonucu kabul
edilen 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna
göre, cumhurbaşkanlığı için kırk yaşını doldurmuş ve
yüksek öğrenim yapmış milletvekilleri veya bu niteliklere
ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları
arasından aday gösterilebilecek
-Görev süresi 5 yıl olacak ve iki defa seçilebilecek
-Cumhurbaşkanlığına milletvekilleri içinden veya Meclis
dışından aday gösterilebilmesi 20 milletvekilinin yazılı
teklifiyle mümkün olacak
-Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde
geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde 10’u
geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilecekler
-Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilecek
ve milletvekilliği sona erecek
-Mevcut duruma göre, AKP’nin 313, CHP’nin 130, MHP’nin
52, HDP’nin 27, BDP’nin 2 milletvekili var. Meclis’te 14
bağımsız milletvekili bulunuyor. Toplam 550
milletvekilliğinden 12’si de boşalmış durumda
-CHP ve MHP İslam İşbirliği Teşkilatı eski genel sekreteri
Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ortak aday olarak gösterme
kararı aldı
-AKP ve HDP de Cumhurbaşkanlığı için aday gösterecekler
-3 aday dışında partilerinde muhalif konumunda bulunan
20 milletvekili bir araya gelirse aday gösterebiliyorlar. Son
Genel seçime göre, AKP, CHP ve MHP dışında yüzde 10’u
geçen parti yok. BDP, seçime bağımsız adaylarla girmişti
-AKP’nin yüzde 49,83, CHP’nin yüzde 25,98, MHP’nin
yüzde 13,01 oy aldığı seçimde, bağımsızların oyu yüzde 6,57
olmuştu. 3 parti ve bağımsızlar oyların yüzde 95,39’unu
almış, seçime katılan diğer 12 partinin oy toplamı
yüzde 4,61’de kalmıştı
-Yani, SP’nin, Has Parti’nin, BBP’nin ve seçime katılan diğer
9 partinin ortak aday çıkarmaları mümkün değil

13 Haziran 2014 Cuma

-Ülke raporu: Brezilya

-Futbolun, Pele’nin, kahvenin, sambanın ülkesi,
Amazon’un diyarı, Copacabana sahilleriyle, Rio
karnavalıyla meşhur Brezilya, 200 milyon 
nüfusuyla, bundan sonra bir ayı aşan bir süre 
boyunca futbolla yatıp futbolla kalkacak gibi
görünüyor
-Nüfusta, Çin, Hindistan, ABD, Endonezya’nın
ardından 5’inci sırada bulunan Brezilya, 8,5 milyon
kilometrekare yüzölçümü ile de Rusya, Kanada, Çin
ve ABD’nin ardından 5’inci
-Türkiye’nin 11, AB’nin iki katı bir alana yayılan
Brezilya, 2,2 trilyon dolarlık GSYH ile dünyanın 7’inci
büyük ekonomisi konumunda
-Türkiye ile aynı gelir grubunda bulunan Brezilya’da
kişi başına yurtiçi gelir 11 bin 311 doları buluyor
-Yoksullar, zenginlikten pay alamamaları, gelir dağılımın
dünyanın en bozuk ülkelerinden birinde yaşamaları ve
buna rağmen yaklaşık 11,3 milyar dolar harcanıp
Dünya Kupası düzenlediği için gösteri yapıp
ayaklanıyorlar
-Günlerdir gösteri, grev yapan bu gruplar, bu paranın
halka çok daha iyi eğitim, sağlık ve altyapı hizmetleri
için harcanabileceğini söylüyorlar
-Haklılar da. Çünkü, devlet okullarında küçücük sınıflarda
70-80 çocuk okuyor ve sınıfın alanı öylesine yetersiz ki
kapısı bile kapanamıyor. Onmilyonlarca insan sağlık
hizmetlerinden yoksun. Altyapı da malum, karayollarının
sadece 8’de biri asfaltla kaplanmış durumda

6 Haziran 2014 Cuma

-Tasarruf oranı 15 yıldır yüzde 20'nin altında


        -Türkiye’nin, 1981 yılında yüzde 23,5 iken, 1983’de
yüzde 17, 1984’te yüzde 16,3, 1985’te yüzde 18,5
olan, daha sonra 1988’de yüzde 25,6’ya kadar çıkan
gayri safi milli tasarruf oranı, Marmara depreminin
olduğu 1999 yılından beri yüzde 20’nin altında
seyrediyor
-2009 yılında yüzde 13’e kadar gerileyen tasarruf
oranı, 2010’da yüzde 13,3, 2011 ve 2012 yıllarında
yüzde 13,9, 2013 yılında yüzde 13,7 oldu
-Tasarruf oranının içinde bulunduğumuz 2014 yılında
yüzde 15’e, 2015 yılında ise yüzde 15,1’e çıkması
bekleniyor

2 Haziran 2014 Pazartesi

-Sorun faizde değil, tasarrufta

-IMF tahminlerine göre, Türkiye’de bu yıl gayri safi
ulusal tasarruf oranı yüzde 15 olacak
-2014 yılında 163,6 milyar dolar yatırım yapacak
olan Türkiye’nin gayri safi ulusal tasarruf büyüklüğü
115 milyar dolarda kalacak
-Toplam yatırım büyüklüğünde 18’inci, ekonomik
büyüklükte 19’uncu sırada yer alacak Türkiye,
tasarruf büyüklüğünde Katar’ın ardından
ancak 26’ıncı olabilecek
-Çin, 2014 yılında 5 trilyon 4,6 milyar dolar, ABD
3 trilyon 89,9 milyar dolar, Japonya 1 trilyon
105,7 milyar dolar, Almanya 959,3 milyar dolar,
Hindistan 647,5 milyar dolar, Rusya 540,6 milyar
dolar, Fransa 530,1 milyar dolar tasarruf yapacak
-Dünyanın 6’ıncı büyük ekonomisi İngiltere 343,7
milyar dolarlık tasarrufla 12’inci, 7’inci büyük
ekonomisi Brezilya, 320,5 milyar dolarlık tasarrufla
14’üncü sırada kalacaklar
-Türkiye, 100 milyar doların üzerinde tasarruf yapan
32 ülke içinde İngiltere ve Brezilya ile birlikte tasarruf
oranı en düşük üç ülke içinde yer alacak
-30 milyar doların üzerinde yatırım yapan 60 ülke
içinde, Türkiye, İngiltere ve Brezilya’nın yanı sıra,
Güney Afrika, Mısır, Pakistan ve Yunanistan ile
birlikte son 7 ülke içinde bulunacak

29 Mayıs 2014 Perşembe

-Krizler ekonomisi

-Türkiye, 1924-2013 döneminde 16 ekonomik
kriz, 13 çift haneli büyüme yaşadı
-13 çift haneli büyümenin 7’si, 16 ekonomik
gerilemenin 3’ü Atatürk döneminde görüldü
-Atatürk döneminde 3 ekonomik kriz yaşayan
Türkiye’de, ekonomi 1927’de yüzde 12,8, 1932
yılında yüzde 10,8, 1935 yılında yüzde 3,1 küçüldü
-Yalnız, Atatürk döneminin 7 yılında ekonomi çift
haneli büyüdü. Hatta, dünyada büyük buhranın
yaşandığı 1929’da yüzde 21,6, 1936 yılında yüzde 23,2
gibi yüzde 20’lerin üzerinde büyüme oranları tutturuldu
-İkinci Dünya Savaşı’nın olduğu 1939-1945 yıllarında
5 kriz yaşayan Türkiye, 1940’da yüzde 4,9, 1941’de
yüzde 10,3, 1943’te yüzde 9,8, 1944’de yüzde 5,1,
1945’te ise yüzde 15,3 gibi rekor düzeyde küçüldü
-Türkiye, baz etkisi nedeniyle 1946 yılında ise yüzde 31,9
gibi rekor bir seviyede büyüdü
-1949 yılında yüzde 5 küçülen Türkiye, 1950-1953
döneminde yaşadığı yüzde 9,4, yüzde 12,8, yüzde 11,9,
yüzde 11,3 gibi yüksek büyüme oranlarının ardından,
1954 yılında yüzde 3 oranında ekonomik gerileme gösterdi
-1953 yılından 1966 yılına kadar çift haneli büyüme
sağlayamayan Türkiye’nin, 1966 yılındaki ekonomik gelişimi
yüzde 12’yi buldu. Bu tarihten sonra Türkiye çift haneli
büyüyemedi
-1979 yılında yüzde 0,5, 1980 yılında yüzde 2,8 küçülme
yaşayan Türkiye, 1994 yılında yüzde 6,1’lik ekonomik
gerileme gösterdi
-1999 yılında yüzde 3,4, 2001 yılında yüzde 5,7 küçülen
Türkiye, son ekonomik gerilemeyi, küresel ekonomik 
krizin yaşandığı 2009 yılında yüzde 4,8 ile gösterdi

27 Mayıs 2014 Salı

-Cumhurbaşkanlığı seçimi

-Anayasaya göre Cumhurbaşkanı
-21 Ekim 2007 tarihinde yapılan değişiklikle
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi,
görev süresinin 7 yıl yerine 5 yıl olması ve 5
yıllığına bir daha seçilebilmesi imkanı getirildi

25 Mayıs 2014 Pazar

-Türkiye ekonomisinin sorunları

- En temel sorunların başında enflasyon geliyor
-Türkiye’de enflasyon hala yüzde 8’lerde beklenirken,
ekonomisi istikrarlı ülkelerde enflasyon yüzde 2’lerde kalıyor
-Enflasyonun yüksek olması, gelir dağılımı bozan en büyük
sebeplerden biri. TÜİK’e göre, 2012 yılında, en zengin 
yüzde 20’lik grup kullanılabilir gelirin yüzde 46,6’sını alırken, 
en yoksul yüzde 20’lik grubun payı yüzde 5,9’da kalıyor
-Uzun yıllar ortalaması göstermiştir ki Türkiye’nin potansiyel
büyüme oranı yüzde 5’lerdedir. Türkiye’nin en azından
yüzde 6, hatta yüzde 7 büyümesi gerekir
-Türkiye gibi, 50-60 milyar dolarlık zorunlu enerji,
yine milyarlarca dolarlık hammadde ithalatınız varsa, iç 
piyasada üretilebilecek ara malları bile yurtdışından ithal 
ediyorsanız ihracatın ithalatı yakalaması beklenemez